Dolar 42,7319
Euro 50,2515
Altın 6.006,44
BİST 11.335,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Az Bulutlu
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 14°C
Paz 14°C
Pts 13°C
Reklam

Kekemelik utanılacak değil, anlaşılması gereken bir durum

Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Burçin Mutlu, kekemeliğin psikolojik değil genetik ve nörolojik nedenlerden kaynaklandığını belirtti. Erken müdahale ile tedavinin önemini vurgulayan Mutlu, toplumsal önyargılara dikkat çekerek, akıcı konuşma ve özgüven için terapilerin rolünün büyük olduğunu söyledi.

Kekemelik utanılacak değil, anlaşılması gereken bir durum
22 Ekim 2025 11:22

İSTANBUL (İGFA) – 22 Ekim Dünya Kekemelik Farkındalık Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Burçin Mutlu, kekemelikle ilgili yanlış bilinenlere ve toplumsal önyargılara dikkat çekti.

Genellikle 2–5 yaş arasında başlayan bu konuşma bozukluğunun temelinde psikolojik değil, genetik ve nörolojik faktörlerin bulunduğunu vurgulayan Mutlu, “Kekemelik bir taklit ya da heyecanın sonucu değildir” dedi.

GEÇER DİYE BEKLEMEK EN BÜYÜK HATA

Kekemeliğin yüzde 75–80 oranında kendiliğinden geçme ihtimali olsa da, bu durumun erken müdahaleyle doğrudan ilişkili olduğunu belirten Mutlu, “En büyük hata ‘nasıl olsa geçer’ diye beklemektir. Her geçen ay, kalıcı hale gelme riskini artırır. Bu nedenle çocuklar mutlaka uzman değerlendirmesinden geçmeli ve gerekiyorsa terapi süreci başlatılmalıdır” diye konuştu.

Kekemeliğin yalnızca konuşma akıcılığı ile ilgili olmadığını, sosyal ve duygusal yönleriyle de değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Mutlu, özellikle okullarda yaşanan akran zorbalığının çocukları sessizliğe ittiğine dikkat çekerek, “Sınıfta söz isteyen çocuğun gülüşmelerle karşılaşması, kekeme bireyin iş görüşmesinde cümlesinin yarıda kesilmesi, kekemelikten değil önyargılardan kaynaklanır. Bu bireyler kelimelerle değil, sabırsız dinleyicilerle mücadele ediyor. Kekemeliğin en tehlikeli sonucu ‘konuşamamak’ değil, ‘konuşmamayı tercih etmektir.’” dedi.

Okul ortamında öğretmenlerin farkındalığının, çocukların akran zorbalığına karşı korunmasında kritik rol oynadığını ifade eden Mutlu, “Kekemeliği alay konusu değil, öğrenme fırsatına dönüştüren sınıflar çocuklara hem özgüven kazandırır hem de topluma insanlık dersi verir” dedi.

Burçin Mutlu, kekemelik terapilerinin bireye özel planlandığını ve sadece akıcılığı değil, kişinin konuşma anına duyduğu güveni de güçlendirmeyi hedeflediğini söyledi.

DESTEK VERMEK İSTEYENLER İÇİN 4 TEMEL ÖNERİ

Kekemelikle yaşayan bireylere yardımcı olmak isteyenlerin şu noktalara dikkat etmesi gerektiğini vurguladı:

  • Ne söylediğine odaklanın, nasıl söylediğine değil.
  • Cümlesini bitirmesi için zaman tanıyın.
  • Göz teması kurun, onu dinlediğinizi hissettirin.
  • Kekemelikten bahsetmekten kaçınmayın, duygusal destek önemlidir.
  • Kişiye özel terapi ile güven yeniden inşa ediliyor
ETİKETLER: , , ,